Kira sözleşmelerinde en çok gündeme gelen konulardan biri depozito ödemeleri. Türk Borçlar Kanunu’na göre depozito, en fazla üç kira bedeli kadar olabiliyor. Ancak uygulamada hem kiracı hem de ev sahibi açısından belirsizlikler ve anlaşmazlıklar yaşanıyor.
Avukat Elvan Kakıcı Şimşek, depozitonun aslında bir kazanç kalemi olmadığını, kiracının sözleşmeye aykırı davranışları veya taşınmazda oluşabilecek zararları teminat altına almak amacıyla alındığını belirtti. Şimşek, iade süreci için şu kriterlerin önem taşıdığını vurguladı:
- Kira sözleşmesinin sona ermiş olması
- Kiralanan yerin hasarsız ve sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmesi
- Taraflar arasında başka bir borç-alacak ilişkisinin bulunmaması
Bu şartların sağlanması halinde depozitonun iadesinin yapılması gerekiyor. Avukat Şimşek ayrıca, “Anahtar tesliminde bir tutanak hazırlanması, sürecin güvence altına alınması açısından büyük önem taşır” dedi.
Enflasyon Depozitoyu Eritiyor
Apartman Site Yöneticileri ve Sakinleri Derneği Başkanı Avukat İbrahim Güllü, enflasyonun depozitoları erittiğini hatırlatarak şu örneği paylaştı:
“2021 yılında 900 TL kira ödeyen kiracının yatırdığı 900 TL depozito, 2024 yılında tahliye anında aynı şekilde 900 TL olarak geri ödeniyor. Ancak kira bedeli bu sürede 5 bin TL’ye çıkmışsa, depozitonun reel değeri ciddi şekilde düşüyor. Bu da hem kiracı hem de ev sahibi için adil olmayan bir durum yaratıyor.”
Mevzuata Göre Depozito Nasıl Olmalı?
Uygulamada çoğu zaman depozito elden ödeniyor. Oysa mevzuat, bu ödemenin bankada vadeli bir hesapta tutulmasını zorunlu kılıyor. Böylece hem kiracı hem de ev sahibi, ileride doğabilecek anlaşmazlıklara karşı yasal güvenceye sahip oluyor.
Depozito ödemelerinde doğru uygulama, kira ilişkilerinde yaşanan tartışmaların önüne geçiyor. Uzmanlar, hem kiracıların hem de ev sahiplerinin süreci belgelemelerini ve kanunun öngördüğü şekilde hareket etmelerini öneriyor.