Dünya Gazetesi'nde yer alan habere göre, insanların yaşadığı ve kullandığı mekanlardan bahsettiklerini, bunun özünün "mesken" olduğunu dile getiren Özgün, eskiden evlere "mesken yani içinde sükûn bulunan yer" denildiğini, günümüzün stresli, yoğun ve yorucu yaşamında proje geliştirmenin geleceğinin "mesken" olması gerektiğini söyledi. 

Özgün, meskeni tasarlarken "insan için tasarım", "üretimde israfı azaltmak", "değer üretmek" ve "sürdürülebilir üretim ve yaşam" başlıklarını ele almak gerektiğine kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Evler yapabilir; odalar, mutfaklar hatta ofisler üretebiliriz. Bu bir maharet değil. Asıl maharet gerçekten yaşanabilir tasarımlar ortaya koymak.

Sadece sağlam ve işlevsel binalar değil; insanda saygı, sevinç, aidiyet ve sahiplenme gibi manevi duygular uyandıran yapılar mimarlık ve sanat eseridir.

Müteahhitler Kamudan Ek Ödeme İstedi Müteahhitler Kamudan Ek Ödeme İstedi

Öyle projeler geliştirmeliyiz ki; kapısı, penceresi, cumbası, çatısı, bahçesi insanda dokunma, sarılma ve sevme isteği uyandırsın. Her bir parçası insana huzur versin."

"Doğru planlama ve uyguma ile üretim maliyetini yüzde 30 düşürebiliriz"

Selman Özgün, üretimde israfın azaltılmasına işaret ederek, "İsraf hesabı ve kontrolü 10 yıldır ABD'de proje geliştiricilerinin ana gündemi.

Çünkü biliyorlar ki maliyeti çevreye de saygıyla düşürmenin tek yolu bu" diye konuştu. Avrupa Komisyonu'nun bir araştırmasına göre AB ülkelerinde ortaya çıkan israfın yüzde 37'sinden inşaat sektörünün sorumlu olduğunu aktaran Özgün, bu oranın madencilik sektöründe bile yüzde 23'te kaldığını bildirdi.

Özgün, inşaat sektöründe nelerin israfa neden olduğuna değinerek, "Üretim malzemelerinin yüzde 30'u israf ediliyor. Bunun ana sebebi de plansızlık ve yanlış yapmaktan kaynaklanıyor. Üretimin yüzde 30'u hatalı olduğu için yıkılıp tekrar yapılıyor. Yani planlamanın doğru yapılması ve projenin düzgün uygulanmasıyla inşaat maliyetinden yüzde 30 tasarruf edilebilir" ifadelerini kullandı.

Üretilen yaşam alanlarının yüzde 40'ının kullanışsız ve işlevsiz olduğunu vurgulayan Özgün, projelerin yüzde 90'ının zamanında teslim edilemediğini, şantiyelerdeki iş gücünün ve operasyonun yüzde 40'ının atıl beklediğini söyledi. 

"Talebe göre 'tasarla ve üret' yaklaşımına geçmeliyiz"

Özgün, inşaat üretiminde maliyeti ve israfı azaltmak için teknolojiyi kullanarak ve doğru modellemeyle iyi planlama ve tasarım yapılması gerektiğini bildirdi. Özgün, "İyi plan varsa gerçekçi malzeme satın alma, zaman tahminleri ve doğru bütçe yapabiliriz. Nitelikli çalışanlarla, eğitimle, sözleşme yönetimiyle, anlık israf denetimi yapmalıyız. Atıkların geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanılmasını planlamalıyız" şeklinde konuştu.

Dünyada pazarlama ve satışın her geçen gün daha müşteri odaklı hale geldiğini, tüketicinin artık kendisine dayatılanı değil, beklentilerine uygun ürünleri satın almak istediğini anlatan Özgün, kişiselleştirilmiş, beklentiye uygun üretilmiş ürünlerin daha hızlı satıldığını söyledi.

Özgün, "Üret ve sat' yaklaşımının bittiğini kabul etmeli ve bununla yüzleşmeliyiz. 'Talebe göre tasarla, talebe göre üret ve benimsensin' yaklaşımına geçmeliyiz. Üretmenin de satmanın da bu kadar zor olduğu bir dönemde, bu zoru çözecek ana unsur beklentileri en iyi karşılayan değeri üretmektir" ifadelerini kullandı.

"En az ömürlü malzeme beton"

Selman Özgün, sürdürülebilir yaşamın sadece yeşillendirilmiş alanlar olmadığını belirterek, gerçek yeşil binanın geri dönüştürülebilir doğal malzemeler ve tekniklerle üretilmiş, en az enerjiyi tüketen ve mümkünse tükettiğinden fazlasını üreten bina olduğunu vurguladı.

Taş, çelik, ahşap gibi betona alternatif ürünlerle artık bina yapılması gerektiğine dikkati çeken Özgün, "Gerçekçi olalım böyle ömrü en kısa olan betonarme üretim mantığıyla hareket edersek geleceğe miras kalacak bir 21. yüzyıl mimarisi olmayacak.

Diğer inşaat malzemeleri ile karşılaştırıldığında en az ömürlü malzeme beton. Mesela taştan yapılmış Ayasofya 1.500, Süleymaniye 500, Beyoğlu'ndaki tuğladan yapılan apartmanlar 100 yaşında. Ama betona en fazla 50-60 yıl ömür biçiliyor" değerlendirmesinde bulundu.

Özgün, sektörün tüm paydaşlarının el ele vererek geleceğe miras kalacak projeler geliştirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Editör: Emlak Zirvesi