Bu sıralar iki konuda talepler artmaktadır. Bunlardan biri ihracatçıların döviz kurunun yükselmesi talebi diğeri ise konut üreticilerinin kredi kampanya talebidir. Her iki konu da makro ekonomi dengesini ziyadesiyle ilgilendiren ağırlığa ve öneme sahiptir.

Konut Kredisi Faizlerinde İndirim Konut Kredisi Faizlerinde İndirim

Kulislerden aldığımız bilgilere göre konut sektörünün talepleri için bazı görüşmeler yapılmaktadır. Bu görüşmelerin olması gayet gerekli ve doğal ancak taleplerin makro ekonomi verilerine ve nihayetinde temel ekonomi hedeflerine uygunluğunun mutlak surette gözetilmesi gereklidir.

İnşaat sektörü, yapısı itibariyle onlarca iş koluna doğrudan veya dolaylı olmak üzere katkı yapan ve mahiyeti itibariyle ekonomiye hız kazandıran baş atı sektördür. Mesken ihtiyacının kutsal ve anayasal gerek olması nedeniyle de tüketici yani halk nezdinde önemi büyüktür.

Mesele şu ki; sebep ile sonuç karıştırılmasın ve alınan kararların neticeleri iyi düşünülsün. Ekonominin karmaşık ve bağdaşık yapısı nedeniyle alınan kararların diğer etkileri kısa ve uzun vade olarak gözetilsin.

Eğer konvansiyonel hatta geçmiş dönem uygulamalarından örnek alarak bugüne gelirsek; önümüze düşük faizli kamu sübvanseli ve kamu bankaları merkezli konut kredisi kampanyası çıkacaktır. Kulislerde olan beklenti tam bu yöndedir.

Ancak bu tarz bir çalışma çözümden fazla sorun üretecektir. Konut sahibi olamamanın önünde krediye ulaşma sorunu öncelikli değildir. Zira konut arzında sorun vardır. Son üç yıla yakın bir süredir senelik üretilen ortalama 500 bin konuta karşılık talep ise senelik 850 bin adet civarıdır. Ortada 1 milyona yakın konut açığı vardır.

Arzın talebe yetişemediği her şekilde ve her üründe fiyatların artışı kaçınılmazdır. Bugün işte bu sorunu yaşamaktayız. Yıllardır muhalefetin “Parayı betona gömdüler” eleştirilerinin ne kadar yersiz olduğunu, iki yıl arza yeterli konut üretimi olmayınca fiyatların nerelere vardığını gördük. Neyse konumuz muhalefetin vizyonsuzluğu ve çapsızlığı değil…

İfade ettiğimiz haliyle sorun konut stokunun nihai tüketiciye satılması değildir ki konut kredi kampanyası ile çözüm sağlansın.

Sorun; orta gelirli hane halkına uygun konut üretiminin talebin gerisinde kalmasıdır. Bu nedenle uygulanması gereken teşvik üretimin artması üzerine olmalıdır, tüketimin değil!

Konut kredisinde yapılacak bir teşvik arzı az olan malı daha da kıymetlendireceği için konut fiyatlarının yükselmesine sebep olacaktır. Bu durum enflasyon ile mücadeleye negatif etki edecektir. Ayrıca kısıtlı kaynaklar berhava olacaktır.

Ne yapılmalı?

Konut kredisi yerine imalatı arttıracak kredi teşviki sağlanmalıdır. Mesela imalat seviyesi yüzde 30’a varmış projeleri 6 ayda bitirmek karşılığında proje finansmanı sağlanmalı ve/veya ruhsatı alınmış projenin 12 ayda bitirilmesi karşılığında proje finansmanı sağlanmalıdır.

“Proje finansmanı” diyorum zira sermaye kredisi şeklinde kuralsız kullandırıma uygun krediler kesinlikle kullanıma verilmemelidir. Devlet teşviki ile kullanılan ve para arzı yaratan krediler mutlak surette enflasyon oluşturmaya meyillidir. Bu meyili ancak doğru kullanım ile sınırlayabiliriz.

Proje finansmanı ile verilecek krediler bir anda kullanıma sunulmaz ve ilerleme anlaşma ile uyumlu olduğu müddetçe verilir. Bu durumda üretici şartlara bağlı kalarak yapması gereken işi yapar. Yani kaynak doğru yere ve doğru zamanda harcanmış olur.

Türkiye’nin önemli meselesi, sorunlara yüzeysel, kısa vadeli bakmak ve vizyon eksikliğidir. Erdoğan bu sorunu yıllar evvel tespit etmiş belediyecilik yıllarından itibaren uzun yılları göz önüne alarak çok geniş bir vizyon ile önce İstanbul’u sonra Türkiye’yi ilmek ilmek dokumuş, torunlarımızın bile Erdoğan hizmetlerinden yararlanır hale gelmesini sağlamıştır.

Cumhurbaşkanı'mızın dış politikada aldığı başarılı neticeler onun yıllar evvel attığı detaylı adımların karşılığıdır. Bunu görmek için ideolojik saplantınızın olmaması yeterlidir.

Ekonomi alanında alınacak kararların işte bu Erdoğan iş yapışına uygun olması halinde başarı kaçınılmaz şekilde gerçekleşecektir. Umarız 2020 yılında konut ve otomotiv sektörlerine verilen krediler ile artan fiyatlara sebep olan türde bir yaklaşım değil de üretimi önceleyen kredi mekanizması devreye alınır.

Editör: Emlak Zirvesi