Okuyucumun sorusunun temelinde mirasçılardan mal kaçırma amaçlı yapılan muvazaalı işlem endişesi var.
Yani annenin, gayrimenkulünü devrinde amaç, mirasçılardan yani birinci derece mirasçı olan oğlundan mal kaçırıldığı endişesi var.
Ancak burada dikkat edilecek önemli husus şu; bu gayrimenkul gerçekten mirasçılardan mal kaçırma amacına yönelik yapılmış mı?
Anlatılan olayda bir satış işlemi var. Okuyucumun annesi tarlasını birine satmış. Sattığını nereden anlıyoruz? Tapudaki işlemden.
Bağış işlemlerinde tapuda resmi kayıtlarda bağış olarak geçer, satış işlemlerinde satış olarak geçer. Satış denildiği zaman da bir bedel karşılığı devirdir.
Bir bedel karşılığı devirde de annenin malvarlığı arasından gayrimenkul çıkmış, yerine para girmiştir. Konu miras olunca, miras olarak kalacak mallar arasında tarla varken sonrasında nakit vardır.
Yani mirasçıların kaybı yoktur. Peki para harcanırsa mirasçıların zararı yok mu?
Var ama hayatta olan biri mallarından dilediği gibi tasarruf eder, parası varsa dilediği gibi harcar. İleride mirasçı olacak kişiler de hayatta iken o kimseye “Paranı harcama bize kalsın” diyemez.
İşte okuyucumun annesinin ve malvarlığının durumu bu. Şayet satış yapmış, parasını almış ise artık bir müdahale imkanı yok.
Sonrasında kardeş bu kimseden satın almış ise bu halde tarlanın gerçekte satış yapılıp yapılmadığına bakılabilir.
Mesela satış gösterip de hiç para almadan bağış yapıldı ise bu halde mirasçılardan mal kaçırma söz konusu olabilir ve dava konuyu yapılabilirdi ama dikkat ettiğimi bir husus var ki, işlem yapılırken anne için sağlık raporu alınmış. Yani işlemin sağlıklı olması için her türlü önlem alınmış. Bu da insana bir izlenim imkanı veriyor ki işler şekline uygun yapılmış.