Okuyucumun sorusuna ben de ilk cümlemde bir soru ile karşılık vereyim. Kiracının haksız olduğuna kim karar verecek? Ev sahibine sorarsanız ev sahibi haklı, kiracıya sorarsanız kiracı haklı. Buna karşın tarafsız biri, bunlardan birinin haklı diğerinin haksız olduğuna karar verecek ki bu kimse de mahkemelerdir. En basit örnek, kiraya veren kiracıya ‘Çık’ deyince çıkmasını ister. Neden?
Çünkü malımdan tasarruf etmek benim en tabii hakkım diye düşünür. Kiracı da, kanunlar kiracının tahliyesini sınırlamıştır. Bu sınırlamalar dışında bana ‘Çık’ denilince ben çıkmam der. Şimdi bu savunmalara bakarsanız ikisi de haklı. Peki bu ihtilaf nasıl hallolacak?
İşte mahkeme olaya bakacak ve yasaları uygulayarak birinin haklılığına karar verecek. Peki haksız çıkan tarafa uygulanacak bir müeyyide yok mu? Bu her olayın özelliğine göre değerlendirilecek. Ya haksız taraf masrafları karşılayacak ya karşı tarafın avukatlık ücretinin bir kısmını ödeyecek ya da şartları varsa olayın özelliğine göre faiz veya cezai şart ödeyecek. Haksız çıkan taraf için müeyyide bunlar olacak.
Ayrıca şunu da söyleyeyim ki yaşanan olayda aslında haksız olmayan biri, bazı hallerde haksız duruma da düşmektedir. Madem kiradan konu açıldı bir örnek vereyim. Kabul edelim ki kiracı her ay muhtazaman kiralarını ödedi ama kiralayana elden verdi. Bir gün kiralayan kiraları almadığını iddia ederek dava açtı. Şimdi kim haklı kim haksız? Kiracı ödedi, dolayısı ile kiracı haklı, kiralayan yalan söyledi. Yani haksız.
İyi ama iş mahkemeye düştüğünde kiracının ödediğini ispatlaması lazım. İyi ama elinde ödemeye dair belge yok. Bu halde inceleme sonunda kiralayan haklı, kiracı haksız. Ödediğini ispatlayamadığı için borçlu görünüyor. İşte size en basit örnek. Bunun için ben tarafların her zaman tedbirli olmalarını, işlemlerini hukuki yollarla yapmalarını önermişimdir. Netice:
Haksız çıkana mutlaka ağır bir müeyyide uygulanmaz, kendisi uğradığı zararla kalır. Bu da onun için zaten ağır bir müeyyidedir.