Ev sahibi olmanın hayallerle buluştuğu bir dönemdeyiz.
Konut fiyatlarının roket hızı ile uçtuğu bir yıla şahit olduk.
Açıklanan son fiyat artış oranı yüzde 185 seviyesinde. Bu artış seviyesi ağustos ayı sonu itibariyle yıllık bazda karşımıza çıkan Türkiye ortalaması rakamı.
Yani konuta erişimi yüksek gelir grupları dışında neredeyse imkansıza yaklaştıran bir fiyat değişimi tablosu var karşımızda!
Bu tabloya bir de finansal açıdan olanakların ciddi şekilde kısıldığı bir manzarayı da eklemek zorundayız. Bir bankadan kredi kullanarak konut edinmek de aşırı zor hale gelmiş durumda.
Nitekim ipotekli konut satış verilerindeki düşüş seviyeleri de bunu ispatlar nitelikte! Eylül ayı konut satış rakamlarında da görüldüğü üzere konut talebinde gerileme söz konusu.
Çünkü vatandaş bir türlü kayda değer bir seviyeye inmeyen kredi faizleri ile konut piyasasına giremiyor.
Faize girmeye cesaret edebilen ise istediği miktarda krediye ulaşamıyor! Genelde bankaların 200 bin lira üzeri kredi kullandırmaya yanaşmadığı bilinen bir gerçek bugünlerde.
Dolayısıyla da astronomik şekilde artmış olan konut fiyatlarına yetecek parasal birikimin ve kredi desteğinin pek de mümkün olmadığını görüyoruz.
Vatandaşın alım gücü hangi açıdan bakarsak bakalım son bir yıl hiçbir şekilde yüzde 100 artmadı. Artmadığı gibi de konut fiyatları resmi rakamlara göre neredeyse ikiye katlandı.
Faiz seviyelerini de dikkate aldığımızda alım gücünün kredi taksidini ödemeye bile yetmediği gerçeği ile karşılaşırız!
Ve haliyle de artık talebin yavaşladığını görüyoruz.
Peki bu yüksek fiyat artışları durulacak mı? Durulacaksa ne zaman durulacak?
Konut fiyatlarının gerileme ihtimali var mı peki?
Akıllara takılan bu sorulara olumlu cevap vermek ise ne yazık ki şu an itibariyle zor.
Çünkü yeni konut arzının özellikle yüksek maliyetler ve piyasa belirsizlikleri nedeniyle hayli azaldığı bir gerçek. Bu trendi yapı ruhsat izinleri ile görüyoruz.
Kısacası inşaat sektörü temsilcileri bir yanda önünü göremiyor. Diğer yanda da maliyetleri fiyatlara yansıtma konusunda sıkıntılar yaşıyor. Haliyle karlılık oranlarında düşüşler var.
Ve risk almak konusunda da iştahlarının azaldığı açık. Konut arzının kayda değer bir artış kaydetmediği ortamda talebin belli bir düşüşe sahne olması fiyatlar üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratmayacaktır.
Keza özellikle henüz maliyet geçişinin tamamlanmadığı pek çok kalem inşaat malzemesi mvecut. Ayrıca işçilik maliyetleri de yılbaşında hayli okkalı olarak maliyet faktörüne katılmaya hazırlanıyor!
Maliyet tablosunun tam olarak fiyatları satılamadığını sektör temsilciler net biçimde ifade etmekte. Yani önümüzdeki dönemde kur farkını da dikkate alarak tabloya baktığımızda bir maliyet geçişkenliğinin olması kaçınılmaz görünüyor.
İlk el konut arzının düşüklüğü belli oranda devam edecek. Yeni projelere yansıyan maliyet artışları da fiyatları belli bir oranda yukarı doğru baskı altında tutacak!
Talebin düşük kalması ise aşağı yönlü bir etkiye çok sınırlı biçimde sahip olacak. Nitekim 2023 itibarıyla gelecek olan ücret artışları ile beraber talep belli bir oranda yukarı hareket edecektir.
Şu anda krediye ulaşım ve uygun taksitler anlamında negatif olan görüntü seçimin hatırına az da olsa değişecektir!
Kısacası talebin ve fiyatların yukarı hareketi de kabul edilebilir bir hızda da olsa devam edecektir.
Sözün özü; beğendiğiniz bir konut söz konusu ise alım konusunda olabildiğince imkanlarınızı zorlamakta fayda var. Fiyatların düşmesini beklemek çok gerçekçi bir yaklaşım değil.