Gazete Vatan'da yer alan habere göre, banka kredileri ekonomik olarak zorlanan vatandaşların ilk bulduğu çözüm oluyor.

Nakit ihtiyacın artan kişiler ihtiyaç kredisine yönelirken ev yada araba almak isteyenler de konut ve araç kredisi kullanarak yatırım yapabiliyor. 

Ekonomik darboğaza düşen Y.B. de kredi kullanmak için bankanın yolunu tuttu. Banka kredi kullanımında kendisini garantiye almak için Y.B.'nin oturduğu eve ipotek koymak istedi.

Emlak Belgesi Nasıl Alınır? Emlak Belgesi Nasıl Alınır?

Kredi ihtiyacı olan vatandaş bu durumu kabul etti ve böylece istediği nakit paraya ulaşabildi. Asıl olaylar ise bundan sonra başladı. 

Y.B.'nin kredi kararı evlilik birliğinde sorunlara neden oldu.

Eşinin haberi olmadan kredi kullanan ve birlikte yaşadıkları evi bankanın ipotek etmesine onay veren Y.B., eşinin durumu öğrenmesi ile hayatının şokunu yaşadı. 

İPOTEĞİN KALDIRILMASI TALEP EDİLDİ

Kendisinden habersiz evini ipotek edildiğini öğrenen kadın, vakit kaybetmeden mahkemenin yolunu tuttu. 

Davacı kadın, evine davalı banka tarafından rızası alınmaksızın ipotek tesis edildiğini, yasa gereğince eşin rızası olmadan ipotek tesis edilemeyeceğini, bankanın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasını talep etti.

BANKA TAPU KAYDINI DELİL GÖSTERİLDİ

Davalı banka avukatı, dava konusu taşınmaza aynı banka tarafından 2001 ve 2006 yıllarında ilk ayrı ipotek tesis edildiğini, davacının bu ipoteklerden haberi olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu öne sürdü.

İpotek tesis işlemi yapıldığı anda tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını savunan avukat, davanın reddini istedi.

MAHKEMEDEN EMSAL KARAR

Aile mahkemesi, davalı banka tarafından ipotek tesis işleminden önce tanzim ettirilen ekspertiz raporunda birinci katın kullanıldığının tespit edildiğine, yapılan kolluk araştırması ve dinlenen tanık beyanlarına göre de ipoteğe konu taşınmazın uzun yıllardır davacı ve ailesi tarafından aile konutu olarak kullandığının anlaşıldığına dikkat çekti.

Kararda Türk Medeni Kanunu'nun ilgili hükümleri gereği diğer eşin açık rızası olmadan aile konutuna ilişkin tasarrufta bulunulamayacağı, bu nedenle davacı eşin rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına hükmedildiği belirtildi.

Kararı davalı banka vekili temyiz edince devreye Yargıtay 11. Hukuk Dairesi girdi. Daire, oy birliği ile aldığı kararla mahkeme hükmünü onadı.

Emsal nitelikteki kararla birlikte eşin rızası alınmadan aile konutu olarak kullanılan daire ipotek ettirilemeyecek.

'MAL KAÇIRMA'DA TAPU DETAYI

Eşlerin birlikte yaşadıkları evin tapu kaydına aile konut şerhi konulması büyük önem taşıyor.

Sadece kredi kullanımında değil aynı zamanda 'mal kaçırma' durumunu da ortadan kaldırması açısından önemli. Boşanma davalarında sıklıkla eşten mal kaçırma gündeme geliyor. 

Avukat Elif Akar konu ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Akar, mal kaçırmanın engellenmesini üç aşamada değerlendirilebileceğinin altını çiziyor ve ekliyor;

“Boşanma davası açılmadan önce mallarının kaçırılmasından endişe eden taraf taşınmazı üzerine aile konutu şerhi koydurabilir.

Boşanma davası açılırken veya boşanma davası sırasında mal paylaşımı davası açılarak mallar üzerine ihtiyati tedbir konulabilir.

Boşanma davası sonrasında ise mal paylaşımı davası açılır ve mal paylaşım usulünce önceden kaçırılmış mallar paylaşıma dahil edilebilir.”

Boşanma aşamasında mal kaçırmanın gündeme gelmemesi için bazı önlemler alınabilir.

Örneğin evlilik aşamasında bir ev satın alınıyorsa, bu konutun tapusuna aile konutu şehri konulması önemli. Aile konut şerhi konulmasa bile, eşin rızası alınmadan satılan evin satışı iptal edilebiliyor.

10 YIL SÜRESİ VAR

Mal kaçırma davası sadece boşanma aşamasında değil, boşanmanın üzerinden yıllar geçse bile açılabiliyor.

Bazı durumlarda kişinin mal kaçırıldığını anlaması ve hukuki süreci başlatılması uzun zaman alıyor. Boşanma davasının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra ise; dava açılması söz konusu olamıyor.

Editör: Emlak Zirvesi