Bir kimse vefat ettiğinde miras bıraktığı malvarlığı ile birlikte borçları da mirasçılara kalır. Üstelik mirasçılar, miras hisseleri kadar borçlu olmaz. Her mirasçı tüm borçtan sorumlu olur.
Yani okuyucumun durumunda olan üç kardeş (üç kardeşten ölenin evlatları) borcun üçte birinden sorumlu değil, tamamından sorumlu olur.
Bu durumda okuyucumun mirası reddetmesi durumunda, okuyucum babadan önce ölmüş gibi düşünülerek kalan diğer mirasçılar borcun tamamından sorumlu olur.
Yani bir mirasçının mirası reddetmesi, diğerlerini borçtan kurtarmaz. Tam tersine borcun tümü onların üzerine kalır.
Mesela ölen kardeşin çocukları bundan kurtulur mu? Hayır kurtulmaz çünkü onlar da dedelerinin mirasçısıdır.
Yani okuyucumun mirası reddetmesi onlar için bir olumsuzluk meselesi olur mu derseniz, işte borcun tümünden sorumlu olmalarını nasıl değerlendirirseniz durum odur.
Ancak okuyucumun mirası reddetme gibi bir hakkı bulunduğu için diğerlerinin de reddetme hakkı vardır. İsterlerse üç ay içinde onlar da mirası reddederler.
Dolayısıyla dedelerinin borçlarından kurtulurlar. Ret keyfiyeti uzun süren bir dava değildir, bir tescildir. Dolayısıyla hemen sonuçlarını verir.
Bazı hallerde tereke borca batıktır yani ölenin yoğun borcu bulunduğu yaygın olarak bilinecek durumdadır.
Bu halde ret süresi geçse bile bir alacaklı karşısında borca batıklık ileri sürülebilir. Tabii bu hal bir dava sürecini gerektirir. Bunun için ret talebinde bulunma niyetinde olanların üç ay içinde ret talebini mahkemeye iletmesinde yarar vardır.