Home / Emlak Haberleri / Barınma Artık Temel Hak Değil, Lüks!

Barınma Artık Temel Hak Değil, Lüks!

Sanayiyle büyüyen şehirde kiralık ev bulmak piyango gibi, ev sahibi-kiracı ilişkileri toplumsal çatışmaya dönüşüyor.

Türkiye genelinde derinleşen konut krizi, artık sadece emlak sektörünü ilgilendiren bir ekonomik dalgalanma değil, toplumsal huzuru tehdit eden çok boyutlu bir soruna dönüşmüş durumda. Sanayisiyle öne çıkan ve her yıl binlerce göç alan Kocaeli, bu krizin en sert yaşandığı şehirlerin başında geliyor. Yükselen fiyatlar, ulaşılmaz hale gelen krediler ve çözümsüz kalan kira davaları, hem ev sahiplerini hem de kiracıları ciddi bir çıkmaza sürüklüyor.

KONUT SAHİBİ OLMAK HAYAL, KİRALIK BULMAK İMKÂNSIZ

Kocaeli genelinde sıfır konut fiyatları neredeyse tüm ilçelerde milyon liranın üzerine çıkmış durumda. Gençler için ev sahibi olmak artık gündemden tamamen çıkarken, ikinci el daireler bile ulaşılamaz seviyelere ulaştı.

Yüksek faiz oranları nedeniyle banka kredileri kullanılamaz hale geldi. Faiz oranları düşse dahi aylık taksit tutarları, vatandaşların gelirinin çok üzerinde kalıyor. Bu nedenle birçok kişi ya ailelerinin yanında kalmak zorunda kalıyor ya da ciddi fedakârlıklarla barınacak bir yer arayışına giriyor.

Ancak krizin en yakıcı yüzü, kiralık konutlardaki daralma ile hissediliyor. Özellikle İzmit, Körfez, Başiskele gibi ilçelerde kiralık ev bulmak adeta piyango kazanmak kadar zor hale gelmiş durumda. Kiralık daire sayısı oldukça düşük, mevcut evler ise fahiş fiyatlarla sunuluyor. 2+1 bir dairenin kirası bazı bölgelerde 12 bin TL’den başlıyor. Asgari ücretli bir çalışanın tek başına geçinmesi bir yana, barınması bile mümkün değil. Öğrenciler, yeni evli çiftler, şehir dışından gelen işçiler için ev bulmak lükse dönüşmüş durumda.

EMLAK KRİZİ, SOSYAL KRİZE DÖNÜŞTÜ

Barınma krizinin en tehlikeli boyutlarından biri, giderek artan ev sahibi-kiracı gerilimi. Artık sadece bir kira artışı meselesi değil; toplumsal bir huzur sorunu haline gelen bu gerilim, zaman zaman tehdit, hakaret, hatta şiddet olaylarına yol açıyor.

Son yıllarda Türkiye genelinde çok sayıda şehirde, kiracı-tahliye kavgaları can kayıplarına kadar varmış durumda. Evden çıkarılmak istenen kiracılar, ya da tahliye edemediği için sinirlenen ev sahipleri, hukuki yolların tıkanmasıyla bireysel yöntemlere yöneliyor. Bu ise toplumda ciddi bir güvenlik ve adalet duygusu zedelenmesine yol açıyor.

HEM KİRACI HEM EV SAHİBİ MAĞDUR

Mevcut yasal süreçler, tarafların hiçbirine çözüm sunamıyor. Ev sahibi, haklı gerekçelere rağmen kiracısını tahliye edemiyor; yıllarca süren davalar ve icra işlemleri nedeniyle mülkü üzerinde söz hakkı kalmadığını düşünüyor. Kiracılar ise kendilerini güvencesiz hissediyor, evden atılma korkusuyla yaşıyor.

Zaman zaman kiracılar ödemelerini aksatıyor, evi zarar görüyor. Ev sahipleri de buna karşılık elektrik-su kesmek gibi hukuksuz yöntemlere başvurabiliyor. Devletin etkin müdahalesi olmayınca bireyler sorunu kendi yöntemleriyle çözmeye çalışıyor. Bu da düzeni değil, kaosu büyütüyor.

SADECE EKONOMİK DEĞİL, PSİKOLOJİK VE HUKUKİ KRİZ

Kocaeli özelinde yaşananlar, aslında Türkiye’nin konut krizinin bir özeti değil, merkezini oluşturuyor. Barınma sorunu artık sadece bir ekonomik mesele değil; psikolojik, sosyal ve hukuki boyutları olan derin bir kriz haline gelmiş durumda.

Yüzbinlerce kişi ay sonunu değil, “evden atılır mıyım?” korkusunu düşünerek yaşıyor. Birikimlerini konuta yatıran ev sahipleri ise mülklerinden faydalanamadıkları için mağduriyet yaşıyor. Bu kısır döngü sürmeye devam ettikçe, toplumun her kesimi zarar görmeye devam edecek.

ÇÖZÜM NE OLMALI?

Uzmanlara göre bu krize çözüm üretmek artık bir tercih değil, zorunluluk. Devletin daha hızlı ve etkili politikalar üretmesi gerekiyor.

  • Tahliye ve kira tespit süreçleri hızlandırılmalı,
  • Hem kiracının hem de ev sahibinin hakkı eşit şekilde korunmalı,
  • Kira zamları üzerindeki denetim artırılmalı,
  • Orta gelir grubuna yönelik sosyal konut projeleri yaygınlaştırılmalı.

Özellikle Kocaeli gibi göç alan ve sanayiye dayalı şehirlerde, uygun fiyatlı kiralık konut projeleri acilen hayata geçirilmeli. Barınma hakkı, sadece dar gelirli için değil, çalışan kesim için de güvence altına alınmalı.

BARINMA HAKKI SAĞLANMADAN HUZUR SAĞLANAMAZ

Unutulmamalıdır ki barınma, bir ayrıcalık değil; her bireyin temel hakkıdır. Bu hak sağlanmadığında, ekonomik büyümeden, sosyal barıştan veya şehirleşmeden söz etmek mümkün değildir.

Ev sahibi de kiracı da bu toplumun bir parçası. Bir tarafın haklarını savunurken diğerini görmezden gelmek, krizi daha da derinleştirir. Artık sadece konuşma değil, uygulama zamanıdır. Devletin kararlı adımlar atmasıyla birlikte barınma krizi çözülmeli, evlerdeki huzur yeniden inşa edilmelidir.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir