Emlak Gündemi

Rusya-Ukrayna Savaşı Piyasalarda Nasıl Fiyatlandı?

Ekonomist-Finans Uzmanı Murat Özsoy, hafta başında Rusya-Ukrayna savaşından kaynaklı haber akışı etkilerinin devam etmesini öngörmüştü.

Kurda sert bir geri çekilme olasılığı görmeyen Özsoy’un tahminleri doğrultusunda Dolar/TL 14.80TL üzerinde hareketine devam etti. Gram altın Çarşamba günü itibariyle gün içi işlemlerde 925 TL’yi gördü ve hafta kapanışında Cuma gününe 935 TL seviyelerinde başlıyor.

Ukrayna-Rusya savaşının piyasalar üzerindeki etkileri devam ediyor. Haftaya başlarken, haftanın görünümünde Ons altın aşağıda 1913 doların altında kapanış yapmadığı müddetçe ana yönün yukarı doğru olduğu görüşünü koruyan Ekonomist-Finans Uzmanı Murat Özsoy haftanın son iş gününde piyasaları değerlendirdi ve uyarılarını yineledi.

YÜKSELEN MALİYETLER ENFLASYON BASKISINI SÜRDÜRÜYOR

Her ne kadar Rusya – Ukrayna savaşından olumlu haberler gelse de petrol fiyatlarındaki artışın bir anda gerilemeyeceğini ve aylık ortalamada 100 doların üzerinde kalmaya devam edeceğini vurgulayan Özsoy, “Bu durum yükselen maliyetlerin enflasyonist baskılar yaratma etkisini sürdüreceği için ons altın bugünkü seviyelerin üzerinde yine 1947 dolar seviyelerinin üzerini orta vadede test edeceğini hafta başında belirtmiştim. Ons altın hafta boyu 1913 dolar üzerine kalmaya devam etti ve ana yönün yukarı doğru olduğunu gördük. 1959 Dolar olarak ise Cuma gününe başladığını görüyoruz. Dolar/TL 14.80 TL üzerinde hareketine devam etti. Gram altın Çarşamba günü itibariyle gün içi işlemlerde 925 TL’yi gördü ve hafta kapanışında Cuma gününe 935 TL seviyelerinde başladı.

SAVAŞ KÜRESEL ÇAPTA TÜM EKONOMİLERİ ETKİLİYOR

NATO Zirvesi’nde Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin Ukrayna’ya verilecek destekler yinelendiğini hatırlatan Özsoy, “Savaş taraflarından gelen çok sert açıklamalar yok ve Rus işgalinin başarısızlığı zirvede vurgulandı. Petrol fiyatları gevşese bile 100 doların üzerinde seyretmeye devam ediyor. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş küresel çapta tüm ekonomileri etkiliyor. Bu etkilerin arkasındaki başlıca faktörler, artan petrol ve doğalgaz fiyatları sonucunda enerji maliyetlerinin yükselmesi ve küresel enflasyon riskinin düşme eğilimini kaybetmesi” şeklinde konuştu.

DOLAR/EURO PARİTESİ 2020 MAYIS’TAN SONRA EN DÜŞÜK SEVİYEDE

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Lagarde tarafında ise bugüne kadar gördüğümüz şahin tutumun yerini daha ılıman söylemlere bıraktığını söyleyen Biz Finansal Danışmanlık Kurucu Ortağı Murat Özsoy, bunun sonucunda da piyasada ECB’nin bu yıl iki faiz artışı yapması yönündeki beklentinin de büyük ölçüde rafa kalktığına dikkat çekti. Şubat ayında Euro Bölgesi enflasyonu yıllık bazda yüzde 5.8 artarak yeni bir rekora imza atmış olsa da Rusya – Ukrayna arasında yaşanan savaşın enerji fiyatlarını yukarı yönde tetiklemesi ile önümüzdeki aylarda enflasyon beklentileri halen yukarı yönde olsa da Euro Bölgesi’nin şu anda parasal sıkılaşmaya geçebilmesi pek mümkün görülmediğini belirten Özsoy, “Çünkü savaş, dünyadaki tüm küresel ekonomiler ele alındığında en çok Euro Bölgesi ekonomilerini olumsuz yönde etkileyecek görülüyor. Dolayısıyla ECB’nin bundan sonraki politikasındaki öncelik yine enflasyonu dizginlemek değil Euro Bölgesi ekonomilerini desteklemek şeklinde olacaktır. Bu durum ise Euro/dolar paritesinin Euro aleyhine gelişmesi şeklinde bir sonuç doğurabilir. ABD Dolar Endeksi son günlerde oldukça yüksek seviyelere 98’li seviyeleri test eder hale gelmişken ve FED’in de Mart ayı ile birlikte sıkı para politikasına geçeceği beklentisi neredeyse kesin hale dönmüş iken küresel çapta daha değerlenmiş bir ABD Doları göreceğiz diye şimdiden net bir öngörüde bulunmak mümkün. Hatta mevcut görünüme baktığımızda da 2020 yılının mayıs ayından bugüne kadar olan dönemde Euro/Dolar paritesinin en düşük seviyelerde olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

EURO BÖLGESİNDE DENGE DEĞİŞİMLERİ GÜNDEME GELEBİLİR

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın enerji maliyetlerini artırması sonucunda hammadde maliyetlerinin de sürekli nerdeyse günlük olarak yukarı yönde hareket etmesi Euro Bölgesi’nin ticaretini de kısıtlar nitelikte olduğunun altını çizen Özsoy, “ Bu ticaret hacminin daralmasından belki de Euro Bölgesi zayıf Euro ile bir şekilde fayda sağlayabilir. Hem ticaret daralsa hem de Euro değerlense bu durum Euro Bölgesi ekonomileri için daha da zorlu bir görüntü ortaya çıkarabilirdi. Bu durumdan en çok fayda sağlayan da en fazla zarar görme ihtimali de Euro Bölgesi’nin en önde gelen ekonomisi Almanya olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumu yurtiçi ekonomi ve ticaret açısından değerlendirdiğimiz vakit Euro/dolar paritesi ve Almanya ile yapılan ticaret planlarına dair aksiyonlar da Alman şirketleri ile ticaret partnerleri olan ülkemizdeki firmalar açısından ciddi şekilde değerlendirilmeli. Genel fotoğrafa baktığımızda dünyadaki etkin güçler arasında denge değişimi söz konusu olurken Euro Bölgesi ekonomilerinde kendi içlerinde de dengelerde değişimler gündemde olabilir” tespitinde bulundu.