Lokomotif sektörde ilginç bir tablo oluştu.
İnşaat sektörü yüksek maliyet artışlarıyla boğuşma gayretinde… Öngörü yaparak yeni projelere başlama cesareti gösteren pek kalmadı gibi.
Yeni proje için öngörü işini zorlaştıran sadece alınacak malzemenin birkaç hafta sonraki fiyatının belirsiz olması değil!
Maliyetlerin tam olarak ne zaman fiyatlara yansıtabileceklerini de bilmiyor sektör temsilcileri.
Belirsizliğin dayattığı bu baskı yapı ruhsat izinlerinde kendini net biçimde kendini göstermekte.
Maliyetlerin haliyle de fiyatların roket hızıyla arttığı bir ortamda konut satışlarının ciddi bir artış sergilemesi çok da beklenen bir durum değil aslında.
Yüksek enflasyon sonucu aşırı düşen alım gücüne karşın kredi faizlerinin düşme eğiliminde olmaması da konut piyasası için handikap oluşturuyor üstelik!
Ancak, yılın ilk yarısında yani temmuza kadar olan süreçte konut satışları pek de duruldu diyemeyiz. İlk 6 aydaki satış artışı yüzde 31,4 seviyesinde gerçekleşti.
Oysa ki fiyatlarda ortalama yüzde 160 civarı bir artış kaydedilmişti son bir yılda.
Yani bir talep artışının olduğu aşikar!
En temel nedeni ise fiyatların daha da artacağı endişesiyle talebin büyük oranda öne çekilmesiydi. Enflasyona karşı vatandaşı koruyan başkaca bir enstruman da olmayınca özellikle yatırım amaçlı alımlar talebi canlı tuttu.
Ancak!
TÜİK tarafından taze açıklanan temmuz ayı verileri konut piyasasındaki daralmayı karşımıza çıkardı.
Aslında uzun bayram tatilinin satışları etkilemesi normal.
Ama 2021’in temmuz ayında da bayram tatili vardı. Ve bu dönemle yaptığımız karşılaştırmada Türkiye genelinde konut satışları yüzde 12,9 azalarak 93 bin 902’e indiğini görüyoruz!
Yani dikkate değer bir baz etkisinin olmadığı dönemde kayda değer bir düşüş var konut satışlarında.
Temmuz ayları itibarıyla düşüşün lokomotifini yüzde 14,3 azalışla ipotek dışı satış türlerinin oluşturması da dikkat çekici! Yatırım amaçlı talebin eski tadında olmadığına dair işaret olarak yorumlanabilir çünkü bu veri.
Konut tarafında bir yavaşlama olduğu kesin neticede…
Gidişatın Bursa adına söylediklerine de kısaca göz attıktan sonra bu trendin kalıcı olup olmadığına bakalım.
Bursa’nın temmuz ayı konut pazarı karnesi şöyle. Satılan konut adedi 3 bin 538 ile bu yılın aylık bazda en düşük seviyesine denk geliyor!
Bu rakam hem 2021’in Temmuz ayına göre hem de geçen aya göre düşüş anlamı taşımakta.
Geçen yıla göre yüzde 7,3 oranında bir daralma var Bursa konut piyasasında.
Daralmanın Türkiye geneline göre daha düşük oranda kalması dikkat çekici! Çünkü şimdiye kadar genelde tersi olmaktaydı. Temmuzda ise ülke ortalamasının 5,6 puan altında kalan bir daralma söz konusu Bursa konut piyasası adına.
Yani biraz daha stabil görünüyor. Artışta da azalışta da ülke geneline göre daha az esnek satışlar.
Peki bu düşüş trendi kalıcı mı? Eğer talep azalmaya devam ederse konut fiyatları da düşer mi? Kısacası sabredene ucuz konut şansı doğar mı?
Hem ülke ekonomisindeki genel trendler hem de sektörel gelişmeler temmuz ayı rakamının geçici bir mola olduğunu gösteriyor!
Eski hızlardaki artışın görülmesi ihtimali biraz zayıfladı. Ama sürgit bir düşüş trendine dair işaret de yok konut satışları adına.
Çünkü…
Konut maliyetlerindeki artış henüz fiyatlara yansımadı. Ve bir miktar maliyet artışı daha gündemde olacaktır önümüzdeki aylarda.
Düşen alım gücü ve nispeten yüksek kredi maliyetleri çok ciddi bir engel konumunda. Keza yüksek fiyatlar da!
Ama fiyatların gideceği bir marj var. Ve konut hala en karlı yatırım aracı konumunda.
Arz düşük seyrederken maliyetler artarken talebin düşmesi fiyatlar üzerinde çok fazla etki yapmaz. Sadece geçici ve düşük oranlı geri çekilmeler olabilir!
Sözün özü; ihtiyacı ve imkanı olan çok beklemesin ucuza konut.
Ucuz konut meselesi uzun vadeli bambaşka bir mesele.
17 Ağustos’un ders vermesi gereken acılarını anarken kenstel dönüşümün ne kadar ıskalandığı düşünülürse ucuz konuta umut bağlamanın hiç de kolay olmadığı anlaşılır!