Hürriyet Gazetesi'nden Sefer Levent'in röportajı...
Isı yalıtımının aile ve ülke ekonomisi için önemini soracağım öncelikle. Yatırımlar sayesinde ne kadar cari açığa katkı sağlayabiliyoruz?
Dünyada enerjinin yüzde 36’sı, ülkemizdeki verilere göre de yüzde 33’ü binaların enerjisi olarak kullanılıyor. Yani dünyadaki sera gazı üretiminin kaynağı en büyük oranda konutlar ve binalar.
Binalardaki enerji tüketiminin yüzde 80’i de ısıtma ve soğutmaya dayalı. Müthiş bir rakam. Ülkemiz 2021’de 72 milyar dolarlık enerji tüketti. Enerji ithalatımız 50 milyar Dolar, cari açığımız ise 29.5 milyar dolar. Konutlardaki enerji tüketiminin ısıtma ve soğutmaya dayalı tarafında Isı Yalıtım yaparak yüzde 50, hatta yüzde 60 Tasarruf yapmamız mümkün.
Konutlarda tüketilen enerjiyi biraz önce yaptığımız hesapla ve 2021 verileri ile 23- 24 milyar dolar diye ele alırsak ısı yalıtımıyla aşağı yukarı 8 ila 12 milyar dolarlık daha az enerji tüketmemiz söz konusu. Cari açığımıza etkisinin yanı sıra ısı yalıtımının enerji verimli evlerin tamamına yayılması ile böyle bir tasarruf mümkün.
Aileler açısından ele aldığımızda da yüzde 50-60 ısıtma ve soğutmaya dayalı gelen faturalarımızdan hane halkının tasarruf etmesi söz konusu. Bütün bunlara baktığımız zaman ısı yalıtımı, enerji verimliliği günümüzün, çağımızın; bugün ve yarın en önemli konularından birisi olacak.
Biz 2003’te büyük bir sevda ile mantolama, ısı yalıtım işine başladık. O günden bu yana 215 milyon metrekare mantolama yaptık. Bu 2.2 milyon konutun yalıtılması demek. 2.2 milyon konutta 8.6 milyon vatandaşımız oturuyor. Vatandaşlarımız bu süre içinde 18 milyar liralık daha az enerji tükettiler, o para ceplerinde kaldı.
Ülkemizde bu 18 milyar lira karşılığı tüketilen enerji kadar daha az enerji ithal etti, cari açığımız düştü. Çevre boyutuna baktığımız zaman ise daha az enerji tükettiğimiz için 23.4 milyon ton sera gazı salımına engel olduk. Ülkemizin en önemli ormanlarından birisi olan Bolu Ormanları’nın 17 senede elde edeceğe karbondioksit emilimine karşı bir temizlik sağlamış olduk.
HEDEF 2050’DE KARBON NÖTR BİR DÜNYA
Özellikle Paris İklim Konferansı’nın sonrasında karbon nötr hedefler daha bir stratejik hale geldi. Sizin sektör açısından da çok önemli. Siz bu noktada Betek Boya ve Dalmaçyalı olarak sürdürebilirliği iş hedeflerinize nasıl yansıtıyorsunuz?
Yeşil Mutabakat, Aralık 2019’da Avrupa Birliği’nin hukuki yaptırımlar getirebilecek özellikleriyle beraber yayınlandı. Daha sonra Temmuz 2021’de Fit for 55 paketiyle beraber karbon salınımının nasıl yönetileceğine dair deklarasyon çok önemli. Burada 2030’a kadar, yani 10 yıllık dönemde karbon salınımının 1990 seviyelerinin yüzde 55’ine kadar düşürülmesi hedefleniyor. Müthiş bir hedef.
Dünyayı kurtarmanın başka çaresi yok. Çünkü bu hedeflere ulaşamazsak bugün kazandıklarımızın gelecekte bir faydası olmayacak. Hedef, 2050’de karbon nötr bir dünyaya ulaşmak. 2050 yılına kadar dünyada konut sayısı ikiye katlanacak ve bugün var olan konutların yüzde 90’ı 2050 yılında da olacak.
Yani dünyadaki bütün konutların enerji verimli üretilmesi, eskilerin de enerji verimli dönüşmesi lazım. Ülkemizde ise mevcut 25 milyon konutun 6.7 milyonu deprem riskli olarak tespit edildiği için bunların yıkılıp yeniden yapılması lazım. Bu hatırlatmayı yaparak enerji verimliliğinin ve ısı yalıtımının ne kadar hayati olduğunu vurgulamak istiyorum.
BİLİNÇLENDİRME HAMLESİ
Diğer taraftan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2020 yılında yayınladığı müthiş verimli, çok önemli bir çalışma var: Enerji Verimliliği Bilinç Anketi. Bu ankette halkımızın enerji verimliliği konusunda bilgi ve bilinç seviyesinin çok yüksek olduğunu ama davranış endeksinin istenenin uzağında olduğunu görüyoruz. Yani insanlar enerji verimliliği konusunda bir şeyler yapmak istiyor ama ne yapacağını bilemiyor.
O zaman biz Dalmaçyalı olarak bu sektörü büyütmek, halkımıza olan faydamızı artırmak heyecanıyla ülkemiz genelinde 81 ili kapsayan biçimde bilinçlendirme faaliyetleri yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Termal kamerayla binaların ne kadar enerji kaybettiğini, eğer yalıtılırsa nasıl bir fayda sağlayacağını aktarıyoruz, dalmacyali.com.tr adresimizde Dalmaçyalı Enerji Tasarrufu Raporumuz var. Burada her vatandaşımız, evinin hangi il ve ilçede olduğunu, adresini girerek evinin niteliklerini belirterek nasıl bir yalıtım yaparsa, nasıl bir verimliliğe kavuşacağını anında görebiliyor.
Ben konuyu incelerken termal konfor diye bir kavramla karşılaştım. Termal Konfor nedir? Hayatımızı nasıl etkiler?
Eğer evinizde yalıtım yoksa evinizin duvarları dış hava koşullarına yakın sıcaklıkta oluyor. Yani kuzeye bakan bir odanızın sıcaklığıyla güneye bakan odanızın sıcaklığı farklı. Bu Ev içindeki sağlıklı yaşam koşullarını ve konforu olumsuz etkiliyor. Bir odada üşürken öbür odada terleyebiliyorsunuz. Kuzeye bakan duvarınız ortam sıcaklığının çok altında iken diğer duvar daha sıcak olabiliyor.
Odanızın ortasındaki sıcaklık yüksekken duvara yakın bir koltukta oturursanız üşüyebiliyorsunuz. Öbür taraftan soğuk duvarlarda küfler oluşabiliyor. Isı yalıtımı tüm bunları engelleyen bir koşul da oluşturuyor; sağlıklı yaşam koşulu.
Çok kıymetli hocalarımızla, bilimsel verilere dayanarak birçok veri üreterek bu sağlıklı olma halini sahip olduğumuz teknolojimizle ve üretim koşullarımızla geliştirip, destekleyerek ülkemize, coğrafyamıza hatta dünya ölçeğinde rehber olacak çalışmalar içine girmek istiyoruz.
Şimdi biliyorsunuz enerji fiyatları küresel bazda çok yüksek. Yalıtım ve tasarruf konusu hükümetin de gündeminde. Geçtiğimiz günlerde de bir kredi paketi açıklandı. Tam adı, “Konutlarda Isı, Yalıtım Kredi Paketi.” Bu paketle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim? Bu bilinçlenme açısından da fayda sağlar mı topluma?
Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Konutlarda Isı Yalıtım Destek Paketi’ni çok önemsiyorum ve hayati önemde olduğunu düşünüyorum. Her gün enerji ulaşımının zorlaştığı, hatta ekonomik imkanımızın olsa dahi belki de bulma imkanımızın olamayacağı bir konjonktüre girerken, fiyatının inanılmaz derecede artmasını izliyoruz.
Enerjiye bağımlılığımızın düşmesi, hane halkımızın tasarruf yapabilmesi, çevremize daha büyük fayda sağlayabilmemiz ve küresel ısınmaya engel olabilmemiz için ve de özellikle bu konjonktürde cari açığımızın düşürülmesi için ısı yalıtımı olağanüstü önemli diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu paketin bir seferberliğe dönüşmesini ülkemiz, ekonomimiz, hane halkımız için fevkalade önemli buluyorum.
Destek paketinin büyüklüğü ve vadesi de çok anlamlı. Yani 50 bin liralık bir destek var konut başına ve 60 ayda geri ödenecek. Ben sadece mantolama anlamında değil, halkımızın ısı yalıtımı içeren tüm parametreleri kullanmasını da öneriyorum. Enerji verimliliği bana göre milli bir sorumluluk konusu.
Camını, çerçevesini de bu seri seferberlik çerçevesinde yapabilmeli. Avrupa bizden çok daha yüksek kişi başı gelire sahip olmasına rağmen ısıtma ve soğutmada bizim yarımız kadar metrekare sarfiyatı var. Avrupa bunu nasıl yaptı? Bilinçlendirme, destekleme, orta ve uzun vadeli planlamayla ve regülasyonlar ile beraber yaptı. Bizim bakanlığımızın açıkladığı ankette de bilinç ve bilgi iyi davranışa dönmüyordu.
Bu destek paketi bunun davranışa dönmesini de etkileyecek. Gerekli regülasyonlarla da desteklendiği zaman biz Avrupa’nın 1970’ten bu yana yaptığı gelişmeyi kısa sürede kapatma imkanına da kavuşabiliriz. O açıdan açıklanan bu destek paketini ise fevkalade önemli ve kıymetli buluyorum ve bir seferberliğe dönüşmesini ülkemiz adına büyük bir kazanç olarak görüyorum.
YALITIMSIZ EVLER SAĞLIĞA DA ZARAR
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr Bülent Karadağ, ‘Isı yalıtımının sağlığa ne gibi bir etkisi var?’ sorusuna şu yanıtı verdi:
“Araştırma kapsamında biri ısı yalıtımlı, biri ısı yalıtımsız olmak üzere iki model ev oluşturuldu. Yıl boyunca değişik hava koşullarında bu evler izlendi. Araştırmamızda ısı yalıtımlı evde küf oluşmazken; ısı yalıtımsız evde küfle karşılaştık. Bu küfün cinsi nedir diye merak ettik ve bunun mikrobiyolojik araştırmasında, penisilyum türevi olduğunu gördük.
Yanlış anlaşılmasın, penisilin değil penisilyum türevi bir mantarla karşılaştık ve bu küf mantarı, Sağlık üzerinde bilinen birçok olumsuz etkiler yapmakta. Bunların başında alerjik şikâyetler, astım, egzama, alerjik nezle geliyor. Eşzamanlı olarak bir proje daha başlattık. Türkiye’deki 10 ilde, yüzde 50’si ısı yalıtımlı yüzde 50’si ısı yalıtımsız toplam 800 haneyi inceledik.
Her evde 3 veya 4 kişi yaşıyordu ve böylece 3 bin civarında nüfusun sağlık durumunu inceleme imkanı bulduk. Isı yalıtımlı evlerde kesinlikle küf oluşumu çok daha düşük oranlarda çıktı. Sağlık açısından ısı yalıtımlı evlerde yaşayanlarda yüzde 20’lerde astım, alerjik nezle görülme sıklığı var. Halbuki ısı yalıtımsız evde yaşıyorsanız bu yüzde 50’ye çıkıyor.
Bütün parametreler diğer hastalıklarda baktığımızda hep iki kat daha fazla ve yarısı şeklinde. Yani sizin evinizde küf varsa ısı yalıtımınız yoksa sizin sık tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları, zatürreler, alerjik şikâyetler gibi durumlarla karşılaşmanız yüzde 50 gibi bir oranda. Bir diğer ilginç bulgu COVID-19. Hepimizin gündemindeydi.
Bu dönemde COVID-19’a yakalanma ihtimali eğer sizin evinizde ısı yalıtımı varsa, yüzde 50 daha azdı. Yalıtımı olan, küflü bir evde yaşayanların COVID-19’a yakalanma ihtimali yüzde 21’ken, yalıtım olmayan küflü evlerde bu oran yüzde 30’lara çıktı.Bir diğer ilginç şey daha söylemek isterim. Bu mevsim dönüşümlerini özellikle alerjik insanlar çok yoğun yaşarlar.
Burada da küflü evde, ısı yalıtımı olmayan bir evde yaşarsanız yüzde 21 oranında konudan şikâyet yaşandığını gördük. Eğer sizin evinizde yalıtım varsa bu şikayet, yüzde 9’lara düşüyor. Bu veriler şu anda ankete dayalı olmakla birlikte, yalıtımlı bir evde yaşamanın sağlık açısından KOAH, alerjik şikâyetler gibi önemli sağlık problemlerinde çok büyük avantajlar sağladığını gösterdi.”
‘FOSİL YAKIT DOĞAYI MAHVEDİYOR’
ITÜ Öğretim Üyesi Profesör Doktor Mikdat Kadıoğlu ise yalıtım ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi değerlendirdi ve şunları söyledi:
“Isının temel kaynağı fosil yakıtlar. Bunlar da şu anda dünyanın en büyük derdi. Milyarlarca yıl toprağın altında depolanmış olan petrol, kömür, doğalgaz sanayi devrimi ile beraber kullanılıp atmosfere veriliyor. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin sanayiden bir anda indirime gitmesi çok zor ama binalarda enerji verimliliği büyük bir fırsat Türkiye için. Isı yalıtımı deyince soğuk bölgeler akla geliyor. Oysa klima için de çok önemli.
Akdeniz şehirlerinde kış çok faza yok diye, binalarda yalıtım düşünülmüyor ama biz yaptığımız deneyde gördük ki güney duvarını güneş ısıttığında içeriye doğru sıcaklık gidiyor. Klima sürekli dışardan gelen sıcaklığı soğutmakla uğraşıyor. Bu da tabii büyük bir fosil yakıt kullanımı, büyük bir kirlilik. Bu fosil yakıt sadece cari açığımızı artırmıyor aynı zamanda halk sağlığını da bozuyor.
Hava kirliliğine, asit yağmurlarına neden oluyor. Asit yağmurları doğayı, ağaçları yok ediyor, mahvediyor. Gölleri zehirliyor, tarihi eserleri, anıtları tahrip ediyor. Şu anda devlet de hükümet de ısı yalıtımını destekliyor.
Türkiye’nin Paris Anlaşması’ndaki hedefine ulaşmak için yapabileceği en kolay şey bu. Bir de ayrıca geçim de ekonomi de zorlaşıyor. Ben yeni evlenenlere ısı yalıtımlı binadan kiralamayı tavsiye ediyorum. Çünkü geçinmek zor. Elektrik, doğalgaz, fatura ödemesi zor. Hem halkın, çevrenin, doğanın sağlığı bakımından hem de ekonomi bakımından ısı yalıtım çok önemli.”