Prof. Dr. Esfender Korkmaz'ın Yazısı...
11 Haziran 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7409 sayılı kanuna eklenen geçici maddeye göre;
1 Temmuz 2023 yılına kadar, konutlarda kira artış oranı yüzde 25’tir.
12 aylık ortalama TÜFE oranı, yüzde 25 altında kalırsa, konut kira artışında 12 aylık ortalama TÜFE uygulanır.
Yalnızca konut kiraları için ihdas edilen bu hüküm 11.06.2022- 01.07.2023 tarihleri arasında yenilenen kira bedeline ilişkin anlaşmalar için geçerlidir
Anayasanın 35. maddesine göre; herkes Mülkiyet ve Miras hakkına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Söz gelimi, yol geçirmek için veya park yapmak için devlet bir kişinin tarlasını kamulaştırabilir. Ama tarlayı parasız müsadere edemez.
Yüzde 73,5 enflasyon olmasına rağmen, konut kira artışlarını yüzde 25’te tutan yasa, konut sahibinin mal varlığında azalmaya neden olacaktır. Bu nedenle hem Anayasaya, hem de AİHM kararlarına aykırıdır.
Kiracıların oy potansiyeli daha yüksek olduğu için, siyasiler hak-hukuk dinlemeden bu tür kanunları çıkarıyorlar.
Dahası, siyasi iktidarın yanlış faiz politikası ve kur politikasının cezasını ev sahipleri ödüyor. Oysa ki bu durumda siyasi iktidar;
Ücret ve maaş artışlarını, reel olarak enflasyonun üstünde tutabilirdi. Tutmanın çözümünü bulabilirdi. Tersine TÜİK, hem geçim endeksi hazırlamıyor, hem de TÜFE’nin düşük tutulduğu konusu tartışılıyor.
Bütçeden ihtiyaç sahiplerine kira yardımı yapabilirdi.
Her ülkede, her siyasi iktidarların konut politikası var. Şimdiye kadar Hükümet sosyal konut yapımına yoğunluk vermeliydi. Oysa ki TOKİ, lüks konut inşaatı yapmak ve rant yaratmaktan, kuruluş amacına uygun sosyal konut yapmakta yaya kaldı.
Siyasi iktidar kendi yanlışlarının maliyetini ev sahiplerine yüklüyor.
Bu durumda kira ihtilafları artacak. Kira artışı yasaya bağlandığı için ev sahiplerinin dava hakları yoktur.
Ancak Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve mahkemenin de kanunun iptaline karar vermesi halinde kanun iptal edilebilir. Ev sahipleri evlerini hülleli satış yoluyla kiracılarını çıkarmak gibi yollara başvuracaklardır.
Öte yandan konut getirisi düşük olduğu için konut yapımı azalacak. Sonuçta hükümet piyasa düzenini daha çok bozmuş oldu.
Ama asıl tehlikelisi Mülkiyet Güvencesi zedelendiği için;
Tasarruflar yurt dışına çıkacak. Genel olarak yatırım eğilimi düşecektir.
Zaten, Yargının siyasallaşması ve otokrasi etkisi ve kayyum atamaları mülkiyette güven sorunu yaratmıştı. Şimdi konut sahibinin mülkiyetine el atılmış olması, yerli ve yabancı sermayeyi daha çok ürkütmüştür.
Dahası tasarrufunu konuta yatırmış ve kira geliri ile geçinenin birisinin, geliri yüzde 25 artacak, gideri yüzde 73,5 artacak.
Devlet ev sahibinin cebinden kanunla para alıp, kiracıya veremez.