Dünya Gazetesi'nden Alaattin Aktaş'ın Yazısı...

Eylül 2021... İlk düğmenin yanlış iliklendiği tarih...

Ama bu bilinçli bir tercihti. Maliye Bakanı Nebati’nin de itiraf niteliğindeki açıklamasında olduğu gibi “ekonominin çarklarını döndürmek” uğruna enflasyonla mücadele yerine büyüme ve ekonominin işlemesi tercih edilmişti. 

Ne var ki en hayati ve yararlı ilacın bile yan etkisi olduğu gibi bu tercihin de bir dizi yan etkisi vardı.

En özet haliyle kur tırmandı, kur artışı beraberinde enflasyonu yukarı çekti. Ayrıca elinde TL tasarrufla kalakalan insanlar ne yapacakları bilemez halde mala saldırdı. Kim ne bulursa almaya yöneldi.

Dünya’da dün yer alan arkadaşımız Yener Karadeniz’in imzasını taşıyan bir haber vardı. Vatandaş yatırım amacıyla kıyafet bile alır hale geldi.

Elde TL tutmaktan kaçınanların paralarını bağlayacak yer aramaları konuta olan talebi de tırmandırdı. Bir yandan dövizdeki artıştan dolayı inşaat maliyetleri yükseldi.

Diğer yandan da konuta olan talep arttı.

İki etken birleşince konut fiyatları iyice tırmanışa geçti.

Artık kıyıda köşede birikimi olmayan orta, hatta orta-üst düzey gelire sahip hanelerin konut sahibi olması neredeyse tümüyle olanaksız hale geldi.

İnşaat maliyetlerindeki artış ortada. Son bir yıldaki oran genelde yüzde 106, bina inşaatlarında yüzde 102, bina dışı inşaatlarda yüzde 117.

Konut Satışları Neden Artıyor? Konut Satışları Neden Artıyor?

İşçinin cebine girmedi, malzemeye gitti

Üstelik artışın bu düzeyde kalmasını sağlayan işçilik maliyetinin çok az artması.

Çalışan da hak ettiğini en azından enflasyon ölçüsünde alabilmiş olsaydı toplam maliyet artışı çok daha yüksek olacaktı.

Ama keşke mümkün olsa da işçilik ve malzemedeki artış oranları yer değiştirseydi...

Demirin, çimentonun, tuğlanın fiyatı bu kadar artacağına işçinin cebine giren daha fazla artmış olsaydı...

Editör: Emlak Zirvesi