Milli Gazete'den Abdülkadir Özkan'ın Yazısı...
Konut fiyatları ile kiraların birdenbire başını alıp gitmesi ister istemez hayatın her alanında etkisini gösterdi. Hâlbuki gerek kiralık gerekse satılık konut miktarı birdenbire buharlaşıp gitmedi.
Yani yıllardan beri konut yapımında belli bir seyir devam edip gitti. Bu arada özellikle de dar ve sabit gelirli vatandaşlar için TOKİ, konut üretimini sürdürdü.
Bu arada elbette ticari yönü ağırlıklı olan konutlar da TOKİ tarafından üretildi. Ancak görünen o ki, dar ve sabit gelirlilere yönelik üretilen konutlar yeterli olmaktan uzak kaldı.
Şimdilerde konut piyasasının altüst olması ile Bakan Murat Kurum, kendi evini yapmak isteyen vatandaşlar için geliştirdikleri projeyi açıklamış. Buna göre İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Adana gibi şehirlerde hazine arazileri uygun koşullarla vatandaşa satılacak, evin projesini ve altyapıyı devlet üstlenecekmiş.
Haberin başlığı ilk anda geçmişte özellikle seçim dönemlerinde Hazine arazilerine yapılan gecekonduları hatırlattı. Ancak bu uygulamada evin projesini ve altyapısını devlet hazırlayıp ev yapmak isteyene verecekmiş. Böyle olunca gecekondu döneminin geri gelmesinden söz etmek doğru olmaz.
Bunun yanında Bakan Kurum’un yaptığı açıklamada uzun yıllar ülkemizde uygulanmış taraf da var. Söz gelimi geçmişte insanlar bir araya geliyor, bir yapı kooperatifi oluşturuyor, arsayı satın aldıktan sonra bir müteahhide vererek binalarını yaptırıyorlardı.
Söylediğim dönemde TOKİ yoktu ama şimdi böyle bir devlet kurumu olduğuna göre bu işin öncülüğünü ve uygulamasını TOKİ’ye yaptırmak mümkündür. Böylece yapılan işler devlet kontrolü altında yürütülmüş olur.
Hemen belirteyim ki, Kurum’un yaptığı açıklama, uzayın yeniden keşfi değil. Yıllardır ülkemizde uygulanan ama son yıllarda bu işlerin TOKİ’ye devredilmesi ile eski uygulamaların kalktığını söylemek yanlış olmaz.
Böyle olunca da 20 yıldır tek parti iktidarı var ve TOKİ de faaliyetlerini sürdürüyor. Diyebiliriz ki, ülkemizde konut yapımının öncülüğünü TOKİ sürdürüyor.
Peki niçin şimdi patlak vermiş olan konut sorunu görülemedi ve gerekli tedbirler alınmadı? TOKİ’ye daha fazla sosyal konut, daha doğrusu dar ve sabit gelirlileri ev sahibi yapacak bir hamle yaptırılmadı.
Çünkü bir devlet kurumu olarak TOKİ arsa tedarikinden inşaatların kontrolüne kadar her türlü ihtiyaca cevap verebilirdi.
Demek ki, pek çok konuda olduğu gibi iktidar sahipleri bir konut sorununun patlak vereceğini önceden görmemiş, görememiş.
TOKİ’nin önünü çektiği bir projede dar ve sabit gelirlilerin konut sahibi olmasını sağlamak daha kolay olabilirdi. Özellikle TOKİ, evi olmayanları ev sahibi yapmak suretiyle yeni yetişen neslin hayata güvenle atılmasını sağlayabilirdi.
Ancak bundan sonra da istenirse TOKİ o görevini yapabilir. Ancak tüccar tavrı ile hareket etmemesi gerekiyor. Söz gelimi sosyal konutları bugünkü şartlara göre çok düşük fiyatlarla satarken böyle bir sosyal konut sahibi olan bir vatandaş eğer belirlenmiş taksitleri 10 yıl ve üzeri bir süredir ödüyor da, bu arada bankaya gittiğinde hâlâ borcunun 3-4 bin liralık kısmını ödediğini, geriye kalan ödemelerinin faize gittiğini öğrenirse yapılan iş ne sosyal konut uygulaması ne de konut sorununun çözümüne yönelik bir uygulama olur.
Böyle olduğu için bir yandan sürekli bir şekilde tarım arazileri yapılaşmaya açılıyor olmasına rağmen konut sorunu büyüyor.
Sözün özü, ani kararlar alıp ilan etmek yerine üzerinde düşünülerek ve uzun vadeli çözümlere yönelmek gerekiyor. Bir başka ifadeyle, toplumun ihtiyacını karşılamakta çok yeni konut zenginleri oluşturmak yanlış olur.