Kahve sohbetlerinde yapılan ve hiçbir bilgiye dayanmayan sohbetleri boşa çıkarır ve sizi gerçeğe götürür. Gerçeği bildiğiniz zaman ise ona göre tutum ve tavır alma şansına sahip olabilirsiniz.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri de benim için önemlidir. Çok yazımda dayanak noktam olur. Bazen verileri anlamlı bulmasak da, zaman çizelgesi içinde bir değer oluşturduğuna inanırım.
Bugünkü ekonomik anlayışımızın uzun yıllardır belkemiği olan inşaattaki gerilemeyi TÜİK verileri ile de görebiliyoruz örneğin.
TÜİK’in yayınladığı yapı izinlerine ilişkin bir bülten bulunuyor. 3’er aylık dönemler için yayınlanıyor. Son bültende “Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2022 yılı III. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen yapıların bina sayısı yüzde 8,0, daire sayısı yüzde 3,8 ve yüzölçümü yüzde 4,7 azaldı” deniliyor.
Peki rakam olarak bunun karşılığı ne?
Birlikte bakalım. 2017 yılında bina sayısı 161 bin 921, daire sayısı 1 milyon 405 bin 447.
Sırasıyla 2018’de bu rakamlar, 104 bin 509 adet bina ve 669 bin 165 daire, 2019’da 56 bin 308 bina, 324 bin 839 daire (Son yılların en kötüsü), 2020’de 96 bin 204 bina, 555 bin bin 807 daire (Pandemiye rağmen), 2021’de 138 bin 449 bina ve 722 bin 576 daire.
Bu rakamlar yıllık. 2022’nin 3. çeyreği için açıklanan rakam ise düşüşü gösteriyor. Eylül ayı sonuna kadar alınan yapı ruhsatı sayısı bina olarak 83 bin 109, daire ise 441 bin 998 adet.
Yani pandemi koşullarındaki 2020’nin yakalanması bile zor görünüyor.
2017’nin çok gerisindeyiz. 2019 kadar kötü değiliz. 2020’yi yakalarsak ne mutlu bize. Hal böyle olunca ev fiyatlarının artışı, kiraların yükselişi de daha bir anlam kazanıyor.
Talebi yüksek arzı az olana bir ürünün fiyatı dengeyi bulana kadar yükselir elbette. Umarım, TOKİ kampanyası ile bir parça nefes alır insanlar yoksa yabancılara satılan evler nedeniyle giderek artan piyasada ev bulmak daha da zorlaşacak.